Sayfalar

30 Ağustos 2013 Cuma

Bozburun, Marmaris

  İstanbuldan bir is cikisi baslayan yolculugumuz izmir karsiyakadaki baba ocagimda geceyi gecirip sabah erkenden yola devam etmek suretiyle oglen iki sularinda bozburuna ulasmamiz ile sona erdi.


  Yoldaki lezzet duragimiz "mavi pide" den bahsetmeden gecmemek lazim tabi tek kelimeyle MUTHISSS !! Tabiki seyahat oncesi klasik "nerede ne " arastirmalarimi yapmistim ve mavi pide listenin basinda geliyordu, hisarönünde bozburun datca kavsagina gelmeden sol tarafta mavi beyaz bir pideci dere kenarinda kaz ve ördekleri izleyerek ister kahvalti yapabilir ister müthis pidelerin tadina varabilirsiniz. Biz amacimizdan şaşmayip pide olayina girdik... internette en cok yorum yapilan kusbasili köz patlıcanlı kasarlı pidesinden( bu malzemelerin hepsi bir pidede:)) ve tahinli ballı pidesinden birer tane siparis ettik, oncelikle hamuru incecik malzemeler lezzettli köz patlıcan gercekten köz!! konserve degil birde ev yapimi buz gibi ayran ... gayet lezzetli bu ilk pidemizin ardından gelen ballı tahinli pide ise efsaane diyorum !! Tahinli pide favorimdir kırciceginde hep yerim ancak alasehirin tahinli pidesinin ustune bugune kadar daha guzelini yememistim ..yemis oldum:)tavsiye olunur.





  Pide keyfi sonrası muhtesem manzalarla Hisarönü Orhaniye Selimiye ve caaanimm Bozburun:) Bozburuna ilk defa gelmiyoruz aslinda balayinda daha once nette buldugum "Sabrinas Haus" isimli otelde kalma tesebbusunde bulunmustuk ancak son anda bir karar degisikligi ile vazgecmistik.simdi internette begendigim bir tatil firsat sitesinden organize ettigim otelimizinde yine ayni lokasyonda olmasi bir sansmidir yoksa bilinc alti bir icte kalmisligin gizli secret sonucumudur bilemedim:)

  Kucuk bir sahil kasabası... eski focanin, çandarlinin eski halleri gibi yazliksiz saf temiz egemin sahil kasabasi. Küçük bir koy sıra sıra pansiyonlar hemen onunden denize giriyor misafirler minik tekneler yanasmis kiyiya merkezinde birkac lokanta camisi kasabi marketi kahvesi benim icin aradigim kacis noktasinin bulundugunun resmidir! Otele gitmeden once marketten birkac şise suyumuzu aldiktan sora (tabi bir de karbonat:) alkali yasam stiline sardim bu ara) arac ile ulasimi bulunmayan otelimizi arayip tekne ile gelip alamalarini rica ettik:)) son cumlemin biraz sok etkisi yarattigini tahmin edebiliyorum evet otelin kara ile yol baglantisi yok!! sizi küçük bir motorla gelip merkez den aliyorlar gayet havali yani:))tabi siz küçük motor yerine özel tekne veya motor yat veya yelkenli şeklindede çevrenize anlatabilirsiniz..

  Otelimiz "Baldan Suites" hani su deniz ortasindaki bungalow temasi vardir ya o yapida dekorasyonda ahsap agirlikli kullanilmis terasli yapida odalar cogu deniz manzarali bir balkona sahip onunde yine kendine ait ahsap bir iskelesi ve uzerinde gun icerisinde hicbirsey yapmadan uzanip denizi gelip gecen yelkenlileri seyredebileceginiz sezlonglari mevcut 10 odali butik bir otel.





Sahipleri yillar once bozburuna gelmis zaman icerisinde boyle bir yatirim yapma karari almis ve yaklasik 3 sene once otelin insaatina baslamislar ve bir sene once temmuz ayinda acilisini yapmislar. Isletmecilik olarak cok eksiklerini gormemize ragmen ortamin bize verdigi huzur butun bunlari unutturacak nitelikteydi , bu arada karmami dersiniz secretmi kuantummu bilemem hani su bahsettigim balayinda kalamadigimiz otelde kapi komsumuzdu soylemeden edemeyecegim:)) 


Persembe oglen giris yaptigimiz otelden pazar gunu cikis yapiyoruz bu surecte genelde otelde minimum aktiviteyle vakit gecirmeye calistik acaba okurmuyum diye yanima aldigim kitabi ilk gunden bitirdim bol bol muzik dinledim ama en cok denizi sessizligi dinledim yuzdum gun batimini takip ettim gece yildizlarin muhtesem berrak manzarasiyla kendimden gectim hatta iki dilegim bile oldu;)









Ve Veda vakti..... ):


  Bir gunumuzu datcaya ayirdik cumartesi gunu pazari oldugunu ogrenmistim zaten tatil oncesi arastirmalarimda hatta shoppinglistim bile vardi ; bal badem mutlaka alinacak !! sonucta datcanin nami 3B: bal, badem, balik . Balik yiyemedik datcada ama oda bahamemiz olsun bi daha gitmek icin. Pazar muthis herkes oranin yerlisi hersey taze ozellile domatizz ve patatizz yazilari cok hosumuza gitti .










  Sonraki durağımız Eski Datça ; merkezin hemen dışında ,ilk yerleşim yeri , bana Şirinceyi anımsattı belki biraz daha küçük versiyonu. Tabi Can Yücel'in burada yaşamış olması da ilgiyi ve merakı arttırıyor. Zaman geçirdiği çay bahçesindeki köşesi ve evinin bulunduğu sokak hala en çok ziyaretçi alan yerleri.



 Hürriyet ablanın dükkanından kendisinin yaptığı ucunda badem bulunan anahtarlıklardan anneye ve teyzeye alındı, 





Yine tatil öncesi listesinden Nil Cafe de türk kahvelerimiz ve ev yapımı şeftalili pastamızı yedik , yemekleri de çok güzeldi eminim, öncelikle cana yakin yaklaşımlarıyla kazanıyorlar müşterilerini.






  Aynı günün otele dönüş yolunda bir Vedat Milor (candırrr:)) tavsiyesi olan Söğüt köyündeki Ahtapotçu Mehmet Usta'ya uğramaya karar verdik. Datça dan Bozburuna donup yaklaşık 10 km kadar devam edin yok biraz dar ve virajlı ancak yolun sonunda sizi bekleyenler için bu challenge az bile:)) Söğütün iki koyu var Mehmet usta cumhuriyet mahallesinde küçücük bir dükkan sıcak insanlar hızlı servis (İstanbulda az rastlanan özellikler) ve hayatınızda yiyip yiyebileceğiniz en lezzetli ahtapot ve türevleri..









Biz 3 cesidini yedik lokum, guvec ve izgara hepsi birbirinden lezzetli ve ozgundu!tabi yaninda gelen buz gibi bira , kendi yetistirdikleri domatesle yaptiklari salata ve aksam gunesinin denizdeki yansimalari + iyot kokulu miss gibi bir hava!! Daha ne olsun... Yani otel disindaki zamanimizda gayet keyifli ve eglenceliydi.

Bozburun bizde cok guzel anilar, anlar birakti umarim tekrar geliriz ve ayni guzellikte dokunulmamislikta buluruz .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder