Sayfalar

26 Ekim 2013 Cumartesi

Karaköy, Dem

Karaköy son zamanların trend muhiti…
Adını daha çok Güllüoğlu ve Namlı ile duymaya alıştığımız semt artık birçok mekana ev sahipliği yapıyor .
Mekân sahiplerinin tercih etmelerindeki en büyük etken bence öncelikle tarihi bir semt oluşu, Taksim Eminönü Beşiktaş şeytan üçgeni karmaşasının içinde ama aynı zamanda bir o kadar izole kalışı ile işlenmeyi bekleyen bir tuval gibi adeta.

Güllüoğlundan tophaneye doğru uzanan cadde boyunca şöyle bir yürüyelim. Hemen sağda gizlenmiş Liman lokantası, karşı sırada “Lokanta Maya” ve “Karaköy lokantası” ( en kısa zamanda bahsi geçecek yazılarım) artık kıdemli Karaköylülerden oldular. Hemen sonrasında “Bej” fransız geçidinin hemen girişinde solda yine çok hoş bir mekân. İçerisinde bulunan mini mağazada satılan herşeyi şuursuzca alma isteği duyabilirsiniz. Buradan sonra Fransız geçidinin içerisinden bir arka sokağa geçiş yapıyoruz. Sonrası daha karmaşık… Sokaklar dar ve tekin olmayan bir görünüme sahip ancak karşınıza heran ultra modern bir cafe çıkabilir, gezerek keşfetmenizi öneririm.

“Dem” de yine bu tenha sokaklardan birinde eski kemerli pencereleri olan bir binanın köşesine konumlanmış küçük sempatik bir cafe. İsimden de anlaşılacağı gibi konusu anafikri çay…

60 a yakın çay çeşidi sunuyor misafirlerine, gitmeden önce biraz araştırma yapmakta fayda var yoksa menüde kaybolabilirsiniz benden söylemesi. Biz Roiboss içme kararı alıyoruz. Kökeni Güney Afrika olan ve antioksidan oranı yüksek bu çay kırmızı çay olarak da bilinir.



Zaten çaya olan tutkum ve sevgim tanıyan herkes tarafından bilirnir. Her yurtdışı seyahatimden mutlaka değişik çaylar ile dönerim ve yurdumun bu konudaki ilgisizliğini de mütemadiyen kendime dert eder dururum.






Dekorasyon çok zevkli… Mekân küçük olmasına rağmen duvar kenarları oturma köşeleri olarak kullanılılarak yerden tassaruf sağlanmış, aynı zamandan zemindeki basamak ile iki farklı platform oluşturulmuş buda mekânın derinliğini arttırmış. Ortadaki mermer masa kalabalık gruplar için ideal. Bakır tepsilerden yapılmış sehpalar otantik bir hava katmış. Zaten yüksek olan tavan ve geniş kemerli pencereler binanın kendisinden gelen güzellikler olarak sayılabilir. Genel olarak sakin bir havası var, müzik seçimleri de uyumlu… Artık yaştan mıdır bilmem daha sakin huzurlu mekânları sever oldum.

Çayların yanısıra güzel de bir yemek menüsü mevcut. Sabah erken saate gittiğimiz için çayın yanına kahvaltılık olarak birer Krok Sandviç söylüyoruz isteyenler için kahvaltı menüsü de mevcut. Çayı demlik veya fincan olarak alabilirsiniz. Bir demlikten yaklaşık 3 bardak çay çıkıyor bence fincana göre daha avantajlı. Bu arada yan masada gözüme çarpan porselen demlikler ve çay takımları da ayrıca başarılı. Aksesuarların da satışının olduğunu düşünüyorum.

Keyifli ve huzurlu bir şekilde başlıyoruz güne Dem’in sayesinde…

İşletmecilerini bu yenilikçi düşüncelerini böyle tarihi bir mekanda harmanladıkları için taktir ediyorum.
Karaköy yenilikçi, modern ve herkese hitap eden alternatifleri ile daha çooook yazıya konu olacaktır, tekrar görüşmek üzere...
http://www.demkarakoy.com/